Bozma Sonrası Islah
Giriş
Bozma sonrası ıslah, hukukumuzda gerek doktrinde gerekse de Yargıtay kararlarında kesin bir görüş sağlanılamamış konulardan biriydi. 7251 Sayılı Kanun’a kadar Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun vermiş olduğu kararın aksine bozmadan sonra ıslah yapılabileceğine dair Yargıtay kararları ve doktrinde bu yönde görüşler mevcudiyetini korumuştur. 7251 sayılı Kanun ile bu tartışmaya kesinlik kazandıracak nitelikte düzenleme yapılmıştır. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için öncesinde ‘’Islah’’ konusu üzerinde kısaca açıklama yapılması gerekmektedir.
- 1. Islah Nedir?
Islah, 6100 sayılı HMK’nın 176 ile 182’nci maddeler arasında düzenlenmiş olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 176. maddesinde ‘’(1) Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. (2) Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. ‘’ şeklinde ifade edilmiştir.
Islah kavramı doktrinde yazarlarca farklı şekilde izah ve tanımlanmıştır. Söz konusu tanımlardan anlaşılacağı üzere, ıslah, bir davanın tarafı olan davalı veya davacı sunmak istedikleri iddia ve savunma sebeplerinden bazılarını unuttuğunda, yapmış olduk bir usul işleminden dönmek istediklerinde, karşılarına çıkan iyileştirme ve düzeltme kurumudur.
Davalı veya davacı iddia ve savunma sebeplerinin hepsini mahkemeye sunmadığı durumunda HUMK döneminde karşı tarafın açık veya zımni muvafakati ile iddia ve savunmalarındaki eksikleri düzeltebilmekteydiler. Ancak HMK’ un yürürlüğe girmesiyle birlikte zımni muvafakat ile iddia ve savunmanın değiştirilmesi kaldırılmıştır. Eğer karşı taraf, diğer tarafın iddia ve savunmasını değiştirmesi için açık muvafakat göstermezse başvurabilecekleri kurum olarak karşılarına ıslah kurumu çıkmaktadır.
- 2. Islahın Hukuki Niteliği
Ön inceleme aşamasının tamamlanmasının ardından iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı başlamaktadır. Eğer taraflar bu yasağı aşarak iddia ve savunma sebeplerini değiştirmek isterlerse karşılarına yukarıda da izah edildiği üzere ya karşı tarafın açık muvafakati ya da ıslah çıkmaktadır. Bu nedenle ıslah, kendine özgü (sui generis) hukuki bir çare ve yoldur. (1)
- 3. Islahın Amacı
Islahın amacı, tarafların tahkikat aşaması içerisinde yapmış oldukları hatalı veya eksik taraf usul işlemlerini, aynı dava için bir kereliğine düzeltme hakkı sunan usul işlemidir. Burada dikkat çekmek istediğim husus, yapılan hatanın esaslı bir hata olması gerekmektedir. Islahın amaçlarından bir tanesi de usul ekonomisi ilkesine hizmet etmektir. Zira eğer ıslah kurumu hukuk sistemimiz içinde yer almamış olsaydı, yeniden dava açılması, yeniden yargılama masrafları doğması gibi sonuçlarla karşılaşacaktık. Bu durum sadece taraflar için değil aynı zamanda mahkemelerin iş yükü durumunu artırmaya da yol açacaktı.
- 4. Islahın Şartları
Tahkikat aşaması içerisinde tarafların yapmış olduğu ıslahın belli başlı şartları bulunmaktadır. Bu şartlar şunlardır;
- Islaha elverişli bir taraf usul işleminin bulunması,
- Islahı davanın taraflarının(davalı/davacı) yapabilmesi,
- Islaha tarafların sadece aynı dava için bir kez başvurabilmesi,
- Islahın tahkikat aşamasının sonuna kadar yapılabilmesi,
- Islahın yazılı olarak bir dilekçeyle veya sözlü olarak yapılabilmesi,
- Islah yoluna başvuran tarafın, ıslah yapılması nedeniyle ortaya çıkan yargılama giderlerini ve karşı tarafın zararlarını tazmin etmesinin gerekmektedir.
- 5. Islahın Türleri
Esasen ıslahın türleri HMK 176. Maddesinin birinci fıkrasında ‘’Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.’’ Düzenleme altına alınmıştır. Sonuç olarak, kısmen ıslah ve tamamen ıslah olmak üzere iki türü vardır.
Kısmen ıslah, ıslahı yapacak olan tarafın, başvuru kapsamına dahil edeceği noktandan itibaren usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurmasıdır. Dava dilekçesinden sonra yapılan usul işlemleri için hem davalı hem de davacı tarafından yapılabilmesi mümkündür. Aslında kısmen ıslah iddianın genişletilmesi amacıyla başvurulan bir ıslah türüdür. HMK’ un 181. Maddesine göre, ‘’Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.’’ Bu hükümden anlaşılacağı üzere kısmen ıslah için verilen süre kesin süredir. Bu sürenin ıslah başvurusu yapacak olan tarafça geçirilmesi sonucunda, ıslah hakkı bir kereye mahsus olduğundan dolayı tükenir ve yargılama kaldığı yerden devam eder.
Tamamen ıslah,dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması için başvurulur. Tamamen ıslah sadece davacı tarafın yapabileceği bir ıslah türüdür. Çünkü tanımda da belirtildiği üzere dava dilekçesinden itibaren başlayarak yargılama sürecindeki bütün usul işlemleri için başvurulan ıslahtır. Dava dilekçesi de davacı tarafından mahkemeye sunulduğu üzere, davalının tamamen ıslah yapabilmesi mümkün olmamaktadır. Tamamen ıslah HMK’ un 180. Maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir: ‘’Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.’’ Kanuni düzenlemede yeni bir dava dilekçesinin verilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir ancak bu husus yeni bir dava açılıyormuş gibi anlaşılmaması gerekir. Tamamen ıslah sonucunda süresinde yeni bir dava dilekçesi ile davanın tamamen ıslahı üzerine yürütülen dava, eski davanın devamı niteliğindedir. Bu nedenle m,180’deki bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi veren davacıdan yeniden başvurma harcı ile peşin karar ve ilâm harcı alınmaz. Davanın açıldığı tarihte ortaya çıkan zamanaşımı kesilmesi sonucu devam eder; davanın tamamen ıslahı, bu konuda bir değişiklik ortaya çıkarmaz. (2) Bir haftalık süre içerisinde davacı mahkemeye yeni dava dilekçesini vermezse ıslah hakkı kullanılmamış sayılır ve mevcut davaya aynı şekilde devam olunur.
Kötü niyetli ıslah, karşı tarafı rahatsız etmek veya onu rahatsız ederek mahkeme sürecinde yıpratmak amacıyla yapılan ıslahtır. Eğer bu durum delillerle ortaya konulursa hakim ıslahı dikkate almadan karar verir ve kötü niyetli ıslah sebebiyle karşı tarafın bu yüzden ortaya çıkan tüm masraflarını ödemeye ve beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkum eder.
Sonuç olarak tamamen ıslah ile yargılama en başına dönülmekte, kısmen ıslahta ise ıslah yapan tarafın teşmil ettiği noktadan itibaren yargılamaya devam olunur. HMK madde 179 da düzenleme altına alındığı üzere ıslahı yapan tarafın teşmil ettiği noktadan itibaren yapılan usul işlemleri yapılmamış sayılacaktır.
- 6. Islah İle Bedel Artırımı Arasındaki Fark
Islah ve bedel artırımı birbiriyle oldukça karıştırılan hukuki kavramlardır. Islahın ne olduğunu yukarıda kısaca tanımlamıştık. Aralarındaki farkı daha net şekilde belirleyebilmek adına bedel artırımına kısaca değinmek gerekmektedir.
Bedel artırımı, belirsiz alacak davalarında gündeme gelmektedir. Belirsiz alacak davasında davalı alacağın tamamını dava etmekte ancak, alacağın tamamının belirlenebilmesi davacıdan beklenememektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 107. maddesinin 2. fıkrasına göre ‘’ Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.’’ bedel artırımı gerçekleşmektedir.
Uygulamada sorun yaşanan, doktrinde tartışma konusu olarak yer alan durum alacağın miktarının belirlenebilmesinin mümkün olduğu o ‘’an’’ dır. Söz konusu maddenin ikinci fıkrasından da anlaşılacağı üzere, o ‘’an’’ ı belirleyecek olan hakimdir. Hakim o ‘’an’’ ı tespit ettikten sonra iki haftalık kesin süre vererek davacıya iddianın genişletilmesi yasağı kuralına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir.
Ayrıca belirsiz alacak davası açan davacının daha sonrasında alacağın tamamının belirlenebilmesi mümkün olduğu anda HMK madde 107/2’ e göre bedel artırımında bulunan davacıya karşı davalının, tüm alacak miktarı belirlenmediği için bir kısım alacak miktarının zamanaşımına uğradığı yönündeki iddiaları da sonuç bulmayacaktır. Çünkü belirsiz alacak davası tüm alacağa yönelik açılır ve davanın açılmasıyla tüm alacak bakımından zamanaşımı kesilmiş olur. Bu durum Yargıtay’ın kararları içerisinde de kendine yer bulmuştur:
Yargıtay 9. H:D: 2016/13162 E. 2020/1860 K. 11.02.2020 T., ‘’ Dava, işçilik alacaklarına ilişkindir.Tahsil amaçlı belirsiz alacak davasında, işverenin vereceği cevap, ön inceleme aşamasında bu yönde uzlaşı veya tahkikat aşamasında belirsizlik ortadan kalktığında, HMK 107/2. maddeye göre davacı miktarı arttırabilir ve alacağın tümünün tahsilini talep edebilir. Bu aşamada iddianın genişletilmesi yasağı devreye girmez.
HMK'nun 107. maddesinin gerekçesine göre, alacak belirli hale geldiğinde artırım, sadece bir kez yapılabilir. İkinci kez artırım yapılmak istenirse, iddianın genişletilmesi yasağı ile karşı karşıya kalınır. Tahsil talepli belirsiz alacak davasında, dava tarihinde alacağın tamamı için zamanaşımı kesilir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 157. maddesi uyarınca, dava süresince tarafların yargılamaya ilişkin her işleminden veya hâkimin her kararından sonra zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Bu nedenle yargılama sırasında alacağın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceğinden, davacının talep artırım dilekçesi üzerine ileri sürülen zamanaşımı definin de sonuca bir etkisi olmaz.
Somut uyuşmazlıkta dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup, dava açılmakla talep edilen alacağın tamamı bakımından zamanaşımı kesilmiştir. Dava tarihi ile talep artırım tarihi arasında zamanaşımına uğrayan alacak bulunmamaktadır. Hal böyle iken mahkemece davalı vekilinin talep arttırımına karşı ileri sürdüğü zamanaşımı defini değer verilip dava tarihi ile talep arttırım tarihi arasında bir kısım alacakların zamanaşımına uğradığı şeklindeki kabul yerinde değildir.’’
Islah ile bedel artırımı arasındaki temel iki fark bulunmaktadır. Birincisi, ıslah kısmi dava için söz konusuyken, bedel artırımı belirsiz alacak davası için söz konusudur. İkincisi, ıslah işlemi tahkikat aşamasının sonuna kadar yapılabilirken, bedel artırımı tahkikat aşaması tamamlandıktan sonra da yapılabilir. (?)
- 7. Bozma Sonrası Islah Mümkün Müdür?
1086 sayılı Kanun zamanında ve 6100 sayılı Kanunun ilk halinde bozmadan sonra ıslah 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun 177. maddesinin 1. fıkrası ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceğini düzenlemektedir. Ancak 6100 sayılı Kanun’da bu hüküm düzenlenmesine rağmen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 04.02.1948 Tarih, 1944/10 Esas, 1948/3 Karar sayılı kararında bozmadan sonra ıslahı yasaklayan tartışmalar ve görüş ayrılıkları 6100 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonrada devam etmiştir. Bu görüş ayrılıklarının sona erdirilmesi, kararlarda yeknesaklığı sağlanmasını ve konuya ilişkin tutarlı kararların oluşması için Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’ndan konunun karara bağlanması istenmiştir. Bunun sonucunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu tarafından verilen 06.05.2016 Tarihli, 2015/1 Esas ve 2016/1 Karar sayılı kararda oyçokluğu ile “bozma kararı sonrasında ıslah yapılamayacağı ve 04.02.1948 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediği” kanaatine varılırken oy çokluğu ile karar alınmıştır. Yine bu kararın karşı oylarında da bozmadan sonra ıslah yapılabileceğine dair görüşler belirtilmiştir. Söz konusu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararından sonra Yargıtay daireleri tarafından bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin kararlar verilmiştir. Ancak her ne kadar Yargıtay daireleri tarafından bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair kararlar verilmişse de sorun yine ortadan kalkmamış ve sınırlı olarak bozmadan sonra ıslah yapılabileceğine dair kararlar da verildiği görülmüştür. (3)
7251 Sayılı Kanun’dan Sonraki Uygulama 28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’u ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanun’unda değişiklikler yapılmış ve ıslahla ilgili olarak kanunda yeni bir düzenlemeye yer verilmiştir. (4) Anılan düzenlemeden sonra Yargıtay ilgili dairelerince bozmadan sonra ıslah yapılabileceğine ilişkin kararlar verilmeye başlanmıştır. (5)
Sonuç olarak 7251 sayılı Kanun’la bozma sonrası ıslah yapılabileceğine dair düzenleme yapılmıştır. Bu kanun derdest olan tüm dosyalara uygulanabilecek olup bundan sonra bozma sonrası ıslah yapılabilecektir.
Av. İsmail ÖZKAN
KAYNAKÇA:
1) İlhan Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku Dersleri, İstanbul, 1966, s. 333; Üstündağ, s. 549; Yılmaz, Islah, s. 50; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 615, 616; Karslı, s. 602; Ulukapı, s. 311; Tutumlu, s. 19; Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, İstanbul, 2016, (Kuru, Usul), s. 463; Bilgen, s. 43; Tanrıver, s. 729; Kuru, İstinaf, s. 591; Eroğlu, s. 28; Budak/Karaaslan, s. 187. Özekes, ıslaha ilişkin yapılan tanımlarda ıslahın tarafların yaptığı usul işlemini düzeltmesi noktasına ağırlık verildiğini, bunun çok geniş bir tanımlama olduğu görüşündedir. Özekes, ıslahı; “Tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde yaptığı usul işlemlerini, kanunda öngörülen sınırlar içinde düzeltmeye yarayan, iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının istisnası olan bir hukuki imkân” şeklinde tanımlamıştır (Özekes, Pekcanıtez Usûl, s. 1487).
2) Kısmen ıslah olduğu yönünde: Yargıtay 14. HD. 2003/7251, 2003/7922K., 10.11.2003T. ; Yargıtay 13. HD. 2014/22953E., 2014/22955K., 7.7.2014T. ; Yargıtay 11. HD. 2011/14066E., 2013/16864K., 26.09.2013T. (Tutumlu, s. 474); Tamamen ıslah olduğu yönünde: Yargıtay 13. HD. 2012/3697, 2012/8883K., 02.04.2012T. (Tutumlu, s. 473), Yargıtay 17. HD. 2012/427E., 2012/1382K., 09.02.2012T. (Tutumlu, s. 473).
3) Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 02.11.2020 Tarih, 2020/2768 Esas, 2020/3649 Karar sayılı kararı
4) (Ek:22/7/2020-7251/18 md.)(1) Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.
5) Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 02.11.2020 Tarih, 2020/2768 Esas, 2020/3649 Karar sayılı kararı